Eyüp
Sultan Camii dikdörtgen planda, mihrabı çıkıntılıdır. Merkez kubbe altı sütun
ve iki filayağına müstenit kemerlere yaslanır, etrafında yarım kubbe, ortasında
Eyüp Sultan türbesi, sandukasının ayak ucunda bir pınar, avlu ortasında asırlık
bir çınar bulunmaktadır.
Yapıldığı yıl olan 1458'den sonra birçok kez tamir gören caminin minarelerinin
boyu önceleri kısaydı, 1733'de yeni uzun minareler yapıldı. 1823'de deniz
tarafındaki minare, yıldırımla hasar gördügü için yeniden inşa edildi.
Cümle kapısı önündeki Sinan Paşa Kasrı 1798'de yıktırılmıştır. Yerinde ulu bir
çınar ağacı gölgesinde etrafı parmaklıklı bir set ve çimen sofa vardır.
Parmaklığın dört köşesinde dört çeşmecik bulunur. Bunlara hacat çeşmeleri,
kısmet çeşmeleri denir. Tamir edildikten sonra camiyi açıp namaz kılan Sultan
III. Selim Mevlevi olduğu için parmaklıkların üzerinde mevlevi sikkeleri
bulunur.
Dış avlunun caddeye açılan iki kapısı vardır. İç avlu 12 sütuna müstenit 13
kubbelidir. Avlunun ortası şadırvandır. Türbe tek kubbeli, 8 köşelidir. Türbe
girişinde nakş-ı kadem-i saadet, sağında sebil bulunur.
Eyüp
Sultan Camii, İstanbul’un fethinden sonra yapılan bir cami, külliye, türbe
ve imarethane yapısıdır. 1458 yılında Fatih Sultan Mehmet tarafından
yaptırılmıştır. Günümüzde gördüğümüz Eyüp Sultan, 1800 yılında sadece
minareleri dışında diğer kısımlarının yıkılıp yenilenerek yapıldığı halidir.
Caminin
adı İslamiyet’i ilk kabul eden ve Hz. Muhammed’in bayraktarlığını yapan Halid
Bin Zeyd Ebu Eyyüb El- Ensari’den ve türbesinin burada olmasından gelir.
Türbenin ayak ucunda bir pınar ve avlusunda asırlık bir çınar bulunmaktadır.
Türbedeki çeşmenin suyunun zaman içerisinde kutsal olduğu düşünülmeye
başlanmıştır. Tek kubbeli türbe bu özelliği ile sekiz köşeli yapılardan
farklıdır ve araştırmacıların dikkatini çekmektedir.
Eyüp
Sultan Camii, her gün binlerce kişi tarafından hem ibadet hem de gezi amaçlı
ziyaret edilir. Camii ve türbe, Müslüman dünyası için farklı bir öneme
sahiptir. Eyüp semtindeki yapı, Osmanlı mimarisi ile yapılmıştır. Eyüp Sultan’da
Sokullu Mehmet Paşa, Beşir Fuad, Necip Fazıl, Fevzi Çakmak gibi önemli ve ünlü
kişilerin mezarları da görülebilir.
Dini
ve tarihi öneminin yanı sıra padişahların taht törenleri ve savaş
hazırlıklarının yapıldığı yer olması nedeniyle de ayrı bir öneme sahiptir.
Fatih döneminde başlayan burada padişaha kılıç kuşandırma ve yönetimi devretme
geleneği sonrasında da devam etmiştir.