Fatih
Sultan Mehmed’in 1453 yılında İstanbul’u fethetmesinden sonra 1460 yıllarında
yapımına başlanan ve 1478 yılında tamamlanan Saray; Marmara Denizi, İstanbul
Boğazı ve Haliç arasındaki tarihi İstanbul yarımadasının ucundaki
Sarayburnu’nda bulunan Doğu Roma akropolü üzerindeki 700.000 metrekarelik bir
alan üzerine kurulmuştur. Fatih Sultan Mehmed’den itibaren otuzbirinci padişah
Sultan Abdülmecid’e kadar yaklaşık dört yüz yıl süreyle imparatorluğun idare,
eğitim ve sanat merkezi olarak kullanılmış, aynı zamanda padişahın evi
olmuştur. 19.yüzyılın ortalarında hanedanın Dolmabahçe Sarayı’na taşınması ile
terkedilmiş olmasına rağmen önemini her zaman korumuştur.
Türkiye
Cumhuriyetinin kuruluşundan sonra, 3 Nisan 1924 yılında müze haline getirilen
ve Cumhuriyet’in ilk müzesi olan Topkapı Sarayı Müzesi, günümüzde yaklaşık
300.000 metrekarelik bir alan kaplamaktadır. Kara tarafından Fatih’in
yaptırdığı Sur-i Sultani, deniz tarafından ise Doğu Roma surları ile şehirden
ayrılan Topkapı Sarayı, mimari yapıları, koleksiyonları ve yaklaşık 300.000
arşiv belgesi ile dünyanın en büyük saray-müzelerinden biridir.
Ayasofya
tarafındaki saltanat kapısından girilen ve birbirinden geçilen dört avlu
çevresindeki mimari yapılardan oluşan Saray’ın etrafı bahçeler ve meydanlarla
çevrilidir. Sarayın ilk avlusu olan ve halkın başvuru için girebildiği birinci
avluda (Alay Meydanı) Cebehane olarak kullanılan Aya İrini Kilisesi, Darphane,
Fırın, Hastane, Odun Ambarı, Hasırcılar Ocağı gibi sarayın dış hizmet yapıları
bulunurdu.
Sarayın
ikinci avlusu, devlet yönetiminin gerçekleştiği mekanların yer aldığı Divan
Meydanı (Adalet Meydanı)’dır. Tarih boyunca pek çok törene sahne olan bu avluda
divan toplantılarının yapıldığı Divan-ı Hümayun (Kubbealtı) ve yanında Divan-ı
Hümayun Hazinesi yer alır. Divan yapısının arkasında ise Sultanın Adaletini
temsil eden Adalet Kulesi vardır. Kubbealtı'nın yanında Harem Dairesi girişi
ile Zülüflü Baltacılar Koğuşu bulunur. Zülüflü Baltacılar Koğuşu ile aynı yönde
bulunan Has Ahırlar ise aynı yönde, bir avlu etrafında yer alır. Adalet
Meydanı’nın Marmara Denizi yönündeki revakların arkasında ise saray mutfakları
ile ek hizmet binaları bulunmaktadır. Adalet Meydan’ının kuzey yönünde cülus,
arife, bayram ve cenaze törenlerinin yapıldığı, Sancak-ı Şerif’in Serdar-ı
Ekrem olarak savaşa giden Sadrazam'a teslim edildiği yer olan Babüssaade yer
alır.
Üçüncü
Avlu, Enderun (iç saray) padişaha ait mekanların yanında, Sultan II. Murad
döneminde kurulan Saray Okuluna ait koğuş ve yapıları da barındırır. Padişahın
devlet adamlarını ve bazı yabancı elçileri kabul ettiği Arz Odası, Fatih Köşkü
/ Enderun Hazinesi ve Has Oda padişaha ait mekanlar olarak önce çıkarken, Küçük
Oda, Büyük Oda, Seferli, Kilerli, Hazineli, Has Oda isimleriyle anılan Enderun
Saray okuluna ait koğuşlar, Babüssaade girişinden itibaren avlunun etrafına
sıralanmıştır.
Avluya
diagonal olarak yerleştirilmiş 15. yüzyıla ait Ağalar Camii ile, III. Ahmed
döneminde havuzlu köşkün yıkılmasıyla yaptırılan III. Ahmed Kütüphanesi,
Enderun eğitimine verilen önemi vurgular.
Enderun
Avlusu'ndan sonra, padişaha ait köşklerin ve asma bahçelerin bulunduğu IV.
Avlu'ya geçilir. Has Oda'nın Mermer Sofa'ya açılan kapılarıyla da ulaşılan bu
mekanda Osmanlı sanatının klasik köşk mimarisinin en seçkin örnekleri olan,
Sünnet Odası, Bağdat ve Revan Köşkleri ile İftariye Kameriyesi yer alır. IV.
Avlu'nun bir alt kotunda asma çiçek bahçesi, ahşap Kara Mustafa Paşa Köşkü,
Hekim Başı Kulesi, en alt katta ise Sofa Camii, Sultan Abdülmecid döneminde
inşa edilen ve Saray’ın son yapıları olan Mecidiye Köşkü ve Esvab Odası vardır.
Topkapı
Sarayının etrafını kuşatan Hasbahçeler içindeki köşklerden Çinili Köşk,
Sepetçiler Kasrı ve İncili Köşk’ün alt yapısı hariç günümüze ulaşmayan çok
sayıda köşk ve kasır olduğu bilinmektedir.