Tokat, medeniyetlerin merkezi olan Anadolu'da, doğal kaynakları, stratejik konumu nedeni ile birçok beyliklerin, devletlerin ve imparatorlukların yaşama ve fetih alanı olmuştur. İlk çağlarda Togayıtlarca kurulduğuna inanılan Tokat, Hititlerin, Asurluların, Hurriler ve Kimmerlerin egemenliğinde kaldıktan sonra sırasıyla Perslerin, Makedonyalıların, Kappodokya Krallığının, Pontos Krallığı'nın Romalıların ve MS Bizans Devletinin egemenliğine girmiştir. Tokat Kalesi, Malazgirt Zaferi'nden sonra Türk hakimiyetine girerek önem kazanmıştır. Tokat Kalesi'ne dair en eski izler 5 ya da 6. yüzyıla aittir ve kalenin bu yıllarda var olduğu bilinmektedir. Yapı, doğal bir kale olma özelliği taşırken surlar ve kale içindeki odalar insanlarca yapılmıştır.
Tokat Kalesi, Kızıliniş Geçidi ve Gıjgıj adı verilen
tepeyi yukarından gören şehrin en yüksek noktasındadır. Kale savunması
açısından oldukça ve saldırı açısından da oldukça avantajlı bir konumdadır.
Günümüzde ise kale, Tokat'ın merkezinde yer almaktadır. Kalenin günümüzdeki hali daha çok Orta Çağ
mimarisini andırmaktadır. Ortaçağ kalelerinin vazgeçilmez unsuru olan su yolu
Tokat kalesinde de mevcuttur. Dış kale sur duvarları tamamen ortadan
kalkmışken, iç kale duvarlarının bir bölümü ayaktadır. Kaleye
ait surlar kaya kütlelerinin üzerine oturtulmuştur. Kuzey bölümünde
doğal kayalıklar, kapı olarak kullanılacak şekildedir. Kalenin deprem
ve bakımsızlıktan en çok hasar görmüş olan kuzey ve güney
yönlerindeki duvarlar yıkılmış, ancak yapının doğal yollarla meydana gelen
yerleri, doğal tahribatlara karşı oldukça dayanıklıdır.
Kaleye giriş ise kuzey yönündeki bir oyuktan yapılabilmektedir. Kalenin günümüze kadar sağlam kalabilmiş mazgalları, kuleleri, burçları, sarnıcı, cephaneliği ve odaları bulunmaktadır. Tokat kalesi konumu itibarıyla birçok devlete ait olmuş bir bölgede yer almaktadır. Tokat Kalesi'nin tarihini kısaca şu şekilde özetleyebiliriz. İlk yerleşimcileri kim olduğu bilinmeyen yapının bilinen en eski yerleşimcilerinin Komana Pontika'dan göçen Hristiyan gruplardır. Uzun yıllar Doğu Roma İmparatorluğu'nun elinde kalan kale, 1074 yılında Danişmend Gazi tarafından ele geçirilmiş ve Büyük Selçuklu Devleti kaleye hakim olmuştur. Selçuklular'dan sonra Osmanlı İmparatorluğu hakimiyetine giren kale, Selçuklu ve Osmanlı döneminde onarım görmüş, özellikle savunma amaçlı kullanılmıştır.
İsyancılar ve devlet yöneticilerine hapishane olarak
kullanılan yapı bu nedenle Çardak-ı Bedevi adıyla da anılmıştır. Kale, Türkiye
Cumhuriyeti döneminde ise savunma amaçlı kullanılmaktan ziyade kültürel olarak
önem kazanmıştır. Tokat'ta kayalıklar üzerine inşa edilen kale, gizli geçitleriyle
gizemini hala korumaktadır. Kont Dracula'nın esir tutulduğu Tokat
Kalesi'nin gizli geçitleri ve zindanlarının yanı sıra insan sureti ile dikkat
çekmektedir. Efsaneye göre, Kont Dracula'nın babası Vlad, Osmanlı'ya karşı
savaşı kaybetmesinden sonra oğlunu esir vermiştir. Kont Dracula, yani III.
Vlad 1442-1448 yılları arasında Osmanlı elinde rehine olarak Nif ve Tokat
bölgelerinde diğer beylik şehzadeleriyle birlikte yaşamıştır.