Pamukkale'de
(Hierapolis Antik Kenti) 35.6 C deki su; Doktor muayenesini takiben hastanın
durumuna uygun olarak kalp-damar sertliği, tansiyon, romatizma, raşitizm, felç,
deri, göz, sinir sistemi ile damar hastalıkları, damar iltihabı ve reyno
hastalığı rahatsızlıklarının tedavisinde önerilmektedir. Ayrıca ılık olarak
içildiğinde mide spazmında, idrar söktürmede ve iltihaplarında, böbrek ve kum
taşlarının tedavisinde tavsiye edilmektedir.
Pamukkale Travertenlerini yaratan sular, termal turizmde Pamukkale’nin önemli
ve benzersiz bir yer edinmesini sağlamıştır. Pamukkale’nin bulunduğu coğrafya,
Çürüksu (Lykos) Vadisi termal su kaynakları ile özel bir yapıya sahiptir.
İnsanlar binlerce yıldır termal suyu, tedavi amaçlı olarak kullanmış, buralarda
işlevsel ve gösterişli hamamlar yapmışlardır.
Hierapolis’in termal sularından kaynaklanan ünü, Roma Dönemi’nde Anadolu’ya
yayılmış, hastalar şifa bulmak için buraya gelmişlerdir. Kaplıcaları ile tıbbi
merkez konumuna gelen kentte, hastalar tedavi amaçlı geçici ya da kalıcı olarak
konaklamışlardır. Roma nekropolünde kent dışından gelen ve ömürlerinin sonuna
kadar kalan hastaların mezarları bulunmaktadır. Termal kaynakların bulunduğu
yerlerde Antik Dönem’de dini ayinler yapılmış, halkın katılımı ile şenlikler
düzenlenmiş, devlet yöneticileri ve zenginler tedavi için burayı tercih
etmişlerdir. Yapılan araştırmalar tedavilerin din adamları ve hekimlerce
yönetildiğini göstermektedir.
Günümüzde Hierapolis kentinin bulunduğu alanda, tarihi yapılarla kucaklaşan termal sularda yüzmenin keyfi ve mutluluğu bambaşkadır. Travertenleri yaratan karstik alanlardan çıkan sular; bünyesindeki kireç çözeltisi, buharlaşma ve sudaki karbondioksitin ayrışması sonucu, çökelmiştir. Genellikle beyaz renkte ve pamuk yığınları andıran kalker tüfleri ise Pamukkale travertenlerini oluşturmaktadır. Pamukkale termal suyunun tedavi edici özelliği, çok eski çağlardan beri anlaşılmış, yüzyıllar sonra şifa niteliği bilimsel olarak kanıtlanmıştır. UNESCO Kültür Miras Listesi’nde yer alarak, özenle korunan Pamukkale, şifalı termal suları ile ziyaretçilerine pek çok alternatifli tedavi olanakları sunmaktadır.
PAMUKKALE TRAVERTENLERİ
Traverten sözcüğü, İtalya’da geniş traverten çökellerinin bulunduğu Tivoli’nin,
Roma zamanındaki adı olan “Tivertino”dan gelmektedir. Traverten çok yönlü,
çeşitli nedenlere ve ortamlara bağlı, kimyasal reaksiyon sonucu çökelme ile
oluşan bir kayadır. Termal su kaynaktan çıktıktan sonra, 320 m. uzunluğunda bir kanal ile traverten
başına gelmekte ve buradan, 60-70 m.lik çökelmenin olduğu traverten
katkatlarına dökülmekte ve ortalama 240-300 m. yol katetmektedir.Kaynaktan
çıkan 35.6 °C sıcaklığında, içinde yüksek miktarda Kalsiyum Hidrokarbonat
bulunan suyun havadaki oksijen ile olan teması sırasında Kalsiyum karbonat
çökelmekte ve traverten oluşumuna sebep olmaktadır. Çökelti ilk etapta jel
halindedir. Beyazlığın oluşumunda hava şartları, ısı kaybı, akışın yayılımı ve
süresi etkilidir. Çökelme, termal sudaki karbondioksit, havadaki karbondioksit
ile dengeye gelinceye kadar devam eder.
Reaksiyon Kimyasal olarak:
Ca (HCO3) + O2 --> CaCO+CO2+H2O
Travertenler kartlarda ve bröşürlerde göründüğü gibi her zaman su ile temas
halinde değildir. Su dolu travertenler daha güzel ve hoş göründüğü için
fotoğrafları genellikle su dolu iken çekilir ve her zaman su dolu
sanılır.Travertenlere termal su kontrollü olarak belirli bir program dahilinde
verilmektedir. Fazla miktarda ve uzun süre aynı yere akıtılan termal su
yosunlaşmaya ve dolayısı ile beyaz traverten alanlarında hoş olmayan görüntüye
sebep olmaktadır.Hem bu kirliliğin önüne geçmek hem de başlangıçta jel halinde
olan çökeltiyi sertleştirmek için traverten alanları belirli süreler kurutulmak
zorundadır.